18 Eylül 2012 Salı

Zamanın öğretemedikleri

Değişimin zamanla ılgisi olduğunu düşünürüz oysa en önemli kararları bir anda vermezmiyiz öfkeyle sormadan sorgulamadan , heyecanla ilerisini düşünmeden ,kafanız allak bullakken sorgulamadan kendi haline bırakıvermezmiyiz ? Sonrası bir yığın düşünce değilmidir Hayatımızın bir bölümü takılıp kalmakla geçmiyor mu ? En derin acılar içinde boğulurken zaman neredeydi? Acının aşamaları vardır ilk anı dayanılmaz sanırsın nefesin kesilir ,dünya kararır, zaman ilerlemez ölmek için dua edersin ikinci aşama: uyku ilaçları sakinleştiriciler dondurursun sanki içinde acılarını üçüncü aşama :kıyaslama anılar üzerine üzerine gelir unutmaya çalıştıkça inadına karşına dikilir ağlamaklı gözlerle dolaşırsın günlerce kimi zaman yolda tutar bu illet güneş gözlüklerinle saklarsın içten içe haykırışın olur kimi zaman bir rüyadan uyanıp yakalar kimi zaman otobüste kendinle dertleşirken çıkıverir karşına dördüncü ve sonraki aşamalar kabulleniş ve yeni başlangıçlar zaman herşeyin ilacı filan değil varsa bir ilaç oda zihninizde ödediğimiz bedellerdedir. Sonra yavaş yavaş etrafı görmeye çalışırsınız size değer verenleri üzüntünüze saygı gösterenleri eski dostları neyi kalpten yürekten hissedip istemişseniz eninde sonunda size geri döndüğünü izlersiniz yıllar sonra... Neyi yaşadıysanız aynısını karşınızdaki yaşarken şahit oluverirsiniz beraber şaşırırsınız. Yıllardır içinde biriktirdiği pişmanlığı söylerken gözlerini kaçırıverir sizden... Hayat işte keskin virajlar dümdüz yollar ucurumlar çıkıveriyor önümüze hatalarımız oluyor yanlızlıklarımız oluyor öğreniyoruz düşe kalka yaşamayı hepsine eyvallah ama ya duygularımıza ne oluyor onuda öldürüp seri katil gibi zerre acı çekmeden sineye çekebiliyor bazılar. Sanırım onlar kadar iyi bir oyuncu değilim ama kendi duygularımın kendi vicdanımın bekçisiyim çok sükür sıkıntıları soğuk kanlılıkla zamana bırakabiliyorum artık söyleyecek sözüm varken susabiliyorum , konuşmayı nimetten saymadığım zamanlarım var yavaş ama emin adımlarla ilerliyorum bunların hepsi olurken üzüntüm de sıkıntım da beni gül yaprağı gibi avuçlarında tutan bir dostum ,can yoldaşım var hep söylediğim gibi iyi ki var !Hayat işte yaşamayı yaşanır hale getirmekle meşgül olduğumuz, zamanın öğretemediklerinin arasında sıkışıp kaldığımız hayat işte .

12 Eylül 2012 Çarşamba

Hayaller Ülkesi,

Her insanın hayaller ülkesi olmalı vardır da zaten kimi basit, kimi ayrıntılı,kimi gösterişli,kimi hep üstündür hayaller ülkesinde .kimi hep beğenilme arzusunda hayallerinde bile hayrandır kendine , kimi lüks arabasında….
Ben bunların hiç birini hayal etmedim bunların içinde sevgi ,dostluk ,tatlı ,samimi sözcükler olmalı. Benim hayallerimde hep mutlu insanlar var o hayallerin içinde benim olmadığım zamanlar var…
Kücük şirin bir evin içine dolduruyorum mutlu insanlları ev tıklım tıklım hoş sohbetler tatlı , renkli kurabiyeler, kahve kokuları …Seven insanları dolduruyorum hayallerime evimin yemyeşil,mis kokulu ciceklerle dolu bir bahçesine taşırıyorum sevdiklerimi uzaktan keyifle izliyorum onları canım arkadaslarım ,dostlarım sevdiklerim ,sevdiğim! ne çok yakıştı onlara mutluluk, biribine bağlıllık …
Yalanı dolanı çekiştirmeyi hayal kapımın dışına bırakarak kuruyorum hayallerımı ha bir de kendimi yanlız hayal ediyorum cicekler ağaçlar sebzeler yetiştiren ben. varım yoğum evimdir ya benim küçük şirin evimin her zerresinde emeklerimin olduğu bembeyaz bir ev , cicek desenli pembeli, yeşilli ayrıntılar… İşten çıkınca kendimi atacağım bir bahçem, tatlı uyku kaçamaklarım olmalı... Bir kitabı okurken keyifle kahvemi de yudumlamalıyım hayatın keyfine vardığım zamanları hayal ediyorum yaşamış kadar oluyorum…

24 Ağustos 2012 Cuma

Güzel günleri resim gibi cizmezmiyim bundan sonra... Gülümsememi en büyùk ziynet olarak takip salinmazmiyim meydanlarda... Huzuru baş taci yapmazmiyim... Huzurumu kaciranlara el sallamazmiyim uzak diyarlardan... Kendi pisliğinde boğulan zavallilara camurunda mutluluk dilemezmiyim hic !!! Değerimi bileni yanimda salindirmazmiyim... Herkes birbirine yalandan sarila dursun ben alirim avuc icimi yanağimin üzerine koyar kendi kokumla uyurum bundan sonra...

19 Ağustos 2012 Pazar

Bayramlik sevinçlerimiz :)

Vee Bayram gelir tum tatli telasiyla birlikte... Birlik beraberligin en tatli zamani simdi opucuklerin yanaklarda ucustugu bu gunde kocaman bir bagdir icimizde buyuttugumuz...Bayramlik sevinclerimi giydim cocukluk hayallerimi taktim takistirdim tum samimi sevinclerimle bayramin damakta biraktiği cikolata tadinda bulusmak uzere :))

6 Ağustos 2012 Pazartesi

Saplantili mutsuzluklara Veda

Saplantili mutsuzluklar da boguluyormusum ne zamandir saglam adimlar atmaya basladikca daha iyi fark ediyorum... İnsanlarin menfaatci olmasi eskisi kadar kizdirmiyor beni... tasin altinda ezilen elimde o kadar acimiyor.. iyi ki diyorum iyi ki yasamisim iyi ki hayat bunuda ogretmis saplantili mutsuzluklarim yok artik benim kadere isyan etmeyide birakali oldu biraz...Merhametiyle kalbime huzur veren Rabbime siginmak herseyden iyi herkesten fazla ilac ...Babacigimin dizinde masallar yerine dualar dinliyorum baba kiz oldugumuzu unutuyoruz bazen o anlatiyor ben anlatiyorum babam gibi olmali adam diyorum babam gibi... Saplantili mutsuzluklardan uzak tutuyorum kendimi raziyim bugunumden dualarima guveniyorum insanlar yerine...

27 Temmuz 2012 Cuma

Huzurun Sessizliği

Bir huzur esintisi hafifçe dokundu yanaklarima Hic bilmedigim uzak diyarlardan gelmis gibiydi Susmanin hos bir lisan oldugunu anlatir gibiydi.. Konustuk uzun uzun susmanin guzel buyusunde ... Kapatmak lazimmis coğu insana kendini ... Herkesle dert konusulmazmis herkese yürek acilmazmis... Anlatilmazmis Susulurmus uzun uzun icindeki atesi kisana kadar susulurmuş... Dert edilmezmis, sevmeyenlere yanilmazmis... Sevmeler baska yarinlara birakilirmiş... Umut etmek öyle herseye olmazmis Nefsine hevesine uyulmazmis ... En büyük yalanlar kendine soylenirmis ya vicdanina itiraf edermissin çok sonra... kendini savunmayi biraktiktan sonra... Bin nefesin tadinida alsan bir nefesmis ruhun bekcisi... Ama egilmemek gerekmis bekciye egildikce ezilirmissin Ezildikce soylenir... D ünyada varsa bir dikili beklentin o sana yar olmazmis Beklemedikçe guclenirmissin guclendikce beklemenin kediye uzatilan ama hic verilmeyecek bir ciğer oldugunu anlarmissin . Nedeni nicini bir kenara Sana yapilan haksizliklarida Allaha emanet edip Üstündeki kiri pasi silkeleyip yoluna devam edilirmis.En onemlisi nefes alirken hala tövbe edilirmiş ...

9 Temmuz 2012 Pazartesi

Şaşacak bir şey yok. Yüzme bilmeden suya atılmış insanlar birbirlerini boğarlar."

Düne dair düşündüğüm her şey anlamsız şimdi... Beynimde bir yerler acı şokuna girmiş olmalı ... Kırgınlıklarım ve anlatamadıklarımış anlıma yazılan ... Eyvallah artık hepsine eyvallah !!! Anlaşılmak daha anlamsız artık ... Dedim ya düne ait ne varsa Kendimi kandırmışlığım işte ... Tokat gibi kaçıncı inişi yüzüme ??? Anlayamadıkları kalbim mi sanıyorlar ? Yoksa geçimsiz tavrım mı ? Vazgeçişlerim ? Geri dönüşlerim ? Sevişlerim ? Varımı yoğumu döküşlerim ? Bağırmalarım ? Olmazdık merak etme en başından ... Yokum da zaten olmadım da hiçbir zaman!!! Şaşacak bir şey yok. "Yüzme bilmeden suya atılmış insanlar birbirlerini boğarlar."